Artık yapacak hiçbir şeyleri yoktu. Çaresizdiler, yenilmişlerdir.
Başlangıçta ne umutlarla yola çıkmışlar, ne de büyük hayaller kurmuşlardı.
Tek gayeleri başlarındaki diktatörü devirmek ve hayal ettikleri cumhuriyeti kurmaktı.
Hazin hazin bunları düşünürken, sığındığı kayalığın arkasından yıllardır söylediği zafer marşını uzaktan duydu.
Bir an irkildi. Marşı söyleyenler onu yenen, onun eski askerleriydi.
Aynı zamanda öldürdüğü diktatör babası Sezar’ın sadık askerleri.
Bunları duyunca içindeki fırtına daha da büyüdü, dayanamadı, haykırdı: “Ey Sezar, sen ne büyüksün ki, ölümün bile intikamını alıyor?”
Sonra onunla beraber korkudan sığındıkları kayanın altında saklanan sadık askerine döndü, eli titreyerek hançerini verdi; “EY ASKER BU SANA SON EMRİMDİR VUR ARTIK BÖĞRÜME’!”
Korkusuz kahramanlar artık uğurlanmışlardır.
Ya, sırt sıvazlayan hainler?
Onlar ne yapıyor biliyor musunuz?
Hiç…
Sadece gülümserler.
Çünkü hayat onlar için bir komedidir.
İhanete uğrayan kahramanlar içinse bir trajedi!
Durup dururken neleri aklıma getirdin Pink FLOYD.
Seni sessizce, mutlulukla dinlemek varken.
Bilirsiniz hikayeyi.
Sezar senatoya tek başına giderken, onu öldürmek için fırsat kollayan dost görünümlü senatör düşmanları, bir anda soru sorma bahanesi ile etrafını çevirip hançerlemeye başlarlar.
Sezar çaresizce kendini savunmaya çalışırken sırtından aldığı bir bıçak darbesi ile yere yıkılır, bir an geri dönünce hançeri saplayanın onun yetiştirip büyüttüğü evlatlığı BÜRÜTÜS olduğunu görür.
Şaşkınlıkla, büyük hayal kırıklığı ve pişmanlıkla son kez haykırır “SEN DE Mİ BÜRÜTÜS.”
Yıllar sonra Brütüs’e, “SEZAR’ı niye öldürdün?” diye soranlara, CUMHURİYET der, o yüce ÜLKÜ adına.
Çünkü senatör arkadaşları ona babasının bir diktatör olduğunu inandırmışlar, onun ötesinde cumhuriyete geçmek için bu engelin yok edilmesine hep beraber karar vermişlerdi.
O da bu söylemlere o kadar inanmıştır ki CUMHURİYET ADINA BABASINI ÖLDÜRMEKTEN ÇEKİNMEZ.
Ancak sonu Pink Floyd’un dediği gibi olmaz.
Bundan sonra hayat ona gülümsemez.
Tam tersi yaşam tam bir trajediye dönüşür.
İşte size, belki duymadığınız yönüyle Brütüs binlerce yıl öteden önünüzde.
Üstelik iki farklı karakterle.
Bir tarafta hain damgası vurulan, şerefsizlikle anılan bir isim,
Öte yanda cumhuriyetin hayalini kuran genç bir yürek.
Ey okur:
Eğer bu ihaneti sadece bir alçaklık sayıyorsan, ona saygı duymam haksız olur.
Eğer sen de, o genç Brütüs gibi, bir diktatörü yıkarak, cumhuriyeti savunmayı ve ilelebet yaşatmayı yüce bir amaç sayıyorsan…
Önünde saygıyla eğiliyorum.
Ve BRÜTÜS’E SON SÖZ;
Artık korkum hain olmaktan değil:
Eğer hainsem, korkarım ki senin gibi olamamaktan.
YA, “BUZ TUTARSA” adlı kitabımdan alıntıdır.

